![translation](https://cdn.durumis.com/common/trans.png)
Bu, AI tarafından çevrilen bir gönderidir.
Dil Seç
Text summarized by durumis AI
- Profesör, hastaları sadece hastalık olarak değil, hayatlarının kışını karşılayan hastalara bahar hediye eden gerçek bir doktorun kişiliğini gösterdi.
- Hastalarla yaptığı sohbetlerle kalbini açması ve umut aşılaması dokunaklıydı, hastaların acısını anlayan ve empati kuran sıcak bir kalbinin olduğunu hissettim.
- Profesör sayesinde hastalara bahar getirebilecek bir bahar olmak için çaba göstermem gerektiğini fark ettim ve gelecekte hastalarla kuracağım ilişkilerde gerçek bir tıp uzmanı olarak sorumluluk hissettim.
Hastaya baharın canlılığını verebilmeliyizHastaya baharın canlılığını verebilmeliyiz
Profesörün öğleden sonraki ilk randevusuna katıldığımda, ilk hastasıyla görüşmesinde dürüst olmak gerekirse çok garip bir histi. Daha önce hiç böyle bir muayene görmediğim için çok yabancı ve garip geldi.
Ziyaret süresi bittiğinde Profesörün sadece hastanın hastalığını tedavi etmeyi değil, hastanın kalbinin derinliklerine, bizim göremediğimiz derinliklere kadar tedavi etmeyi amaçladığını fark ettim.
İlk hasta ile görüşmede beni en çok etkileyen şey Profesörün hastaya verdiği rahatlıktı. Hastanın iyileşip iyileşmediğine odaklandığı ve sorular sorduğu zaman, Profesör sanki ipte yürüyen bir adam gibi yavaşça yelpazeleyerek hastalığa odaklanmayı bırakmasını ve tedavinin ilerlemesini vurguladı.
Profesör, hastalarla sadece hastalık hakkında değil, kendi zihniyetleri ve farkındalıkları hakkında konuştu. Profesör ile görüşmeyi bitiren hasta ve refakatçisinin yüzünün gerçekten iyi olması da beni şaşırtan bir diğer noktaydı.
Son zamanlarda "Hasta-doktor ilişkisi nasıl kurulmalı?" diye çok düşünüyorum. Dürüst olmak gerekirse ilk muayenede de tam anlayamamıştım, ancak ikinci hastayla yapılan muayeneyi izlerken hasta ile ilişkinin nasıl kurulabileceği konusunda biraz olsun anlayabileceğim bir zaman oldu. İkinci hasta ile yapılan görüşme gerçekten etkileyiciydi.
Prostat kanseri nedeniyle RT planlanan bir kişiydi. Profesör, tedavinin yönü hakkında bilgi vermeden önce hasta ile uzun uzun konuştuğunu gördüm. Hastalıkla ilgili hiç bir şey değildi, tamamen kişisel ve samimiyet hissi veren bir konuşmaydı. Hastanın sanki hastanede değil, evde konuşuyormuş gibi hissettiğini söylemesi, hastalıktan dolayı korkuyla dolu bir hasta için mutlaka gerekli bir zamandı.
Şimdiye kadar 3 dakikalık muayeneler, dürüst olmak gerekirse 3 dakikadan kısa muayeneler gördüm ve yaşadım. Ama Profesör, tam bir saat boyunca hasta ile böyle böyle konuştu, hastanın kalbini olabildiğince açtı, korkularını ve hastalığa dair korkularını, hastalıktan dolayı kendini bastıran hastanın bedenini ve ruhunu uyandırdı. İlk olarak muayene odasının kapısını açıp içeri giren hastanın yüzünün, Profesör ile konuşurken yavaş yavaş açıldığını ve gülümsemeye başladığını hissettim.
Gerçek doktor olmanın anlamını kavrayabileceğim bir zamandı. Sadece hastalığı tedavi etmek, her doktorun yapabileceği bir şeydir, ancak hastayı gerçekten kalbinin derinliklerindeki filizlenen filizi filizlendiren doktor kim, bunu bugün öğrendiğim için çok gurur duydum. Profesör, kendiniz o duruma girmeniz gerektiğini, bu duyguyu anlamak için çaba göstermeniz gerektiğini vurguladı.
Profesör, başlangıçta hasta ile rahat bir şekilde özel sohbet ettikten sonra, hastalığın sadece bir hastalık değil, bahara doğru bir kış gibi olduğunu, hastalara baharı beklemelerini sağladıktan sonra, tedavi yönü hakkında model bile getirerek açıklamasını gördüğümde şaşırdım ve sözleri kulağıma çok hoş geldi. Sanki umut yeniden canlanmış gibi hissettim.
Böyle harika bir muayene gözlemledikten sonra Profesör, "Kıştan sonra bahar gelir" adlı bir şiirini gösterdi ve CCM bile dinledik, bu şiir gerçekten de sadece Profesörün yazabileceği bir şeydi.
Şiiri ilk okuyup dinlediğimde, şiiri anlayış açısından sadece bahar ve kışın bildiğimiz dört mevsimi düşündüm, ancak Profesör bahar ve yazın sadece mevsim değil, hayatımız olabileceğini, hayatımızın kışının ne olduğunu söyledi. Hastalar için şu an acı çektikleri kış olacak, o hastaya baharı vermemiz gerekiyor dedi. Baharı vermek için önce kendimizin bahar olması gerektiğini fark etmemiz gerekiyor dedi.
Bu sözleri duyunca, "Hastaya baharı verebilecek bir bahar olabilir miyim?" diye düşündüm. Şimdi düşüncesizce yaşıyor muyum? Gerçeklikle yüzleşen ve sadece gelecekten endişe duyan biri miyim diye endişelendim. Profesör'e nasıl bahar olabileceğimi, ya da biraz olsun yaklaşıp yaklaşamayacağımı sormak istedim. Çünkü Profesör zaten bahar olmuş gibiydi, hastalara baharın tazeliğini, baharın canlılığını veriyordu.
(2019. 05. 17. Radyasyon Onkolojisi Kliniği Staj Deneme Yazısı, Tıp Fakültesi 4. Sınıf 3. Grup Han 0 Ran)